Bizler çekirdek bir aileyiz. Birimiz mühendis birimiz
ilahiyatçı. İki farklı dünyaların insanı olarak dünyamızı birleştirdik. Hayatı
herkes gibi akışında yaşıyorduk. Ta ki kızımızın rahatsızlığı emekleme
aşamasındaki markamızın başlangıç hikâyesi oldu.
Birçok doktora gitmiş farklı birçok ilaç kullanmıştık.
Tedavi ilaçla son buluyordu. Tekrardan ilaç kullanmak zorunda kalıyorduk. Bir
nevi ilaca bağımlı olmuştuk.
Kesin çözüm arayışına girdiğimizde alanında en meşhur
doktoru bulup randevu aldık. İşte o an düşünce kalıplarımızın yıkıldığı ezberin
bozulduğu hayatımızı şekillendiren ilk dersimizi aldık.
·
O güne kadar gittiğimiz
doktorların verdiği ilaçların kanseröjen madde ihtiva ettiğini
·
Tedavinin ilaç ile çözüm
olmayacağını
·
Bu sebeple kendisinin bize
ilaç yazmasının söz konu olamayacağını söyledi.
Hâlbuki bundan önceki doktorların birçok kez verdikleri
ilaçları kullanmış çözüm olmadığını görmüştük. Ancak son gittiğimiz doktor ilaç
ile tedavide ısrarcı olmanın doğru olmayacağını söylemişti.
Bağışıklık sistemine vurgu yaparak ilaç kullanmadan süreç
içinde tedavinin gerçekleşeceğini söyledi. Hâlbuki biz ilacın olmadığı bir
tedaviyi bilmiyorduk.
Kullandığımız ilaçların içerisinde zararlı bileşenlerin
olduğunu söyledi. Hâlbuki biz ilaçların içerisinde kanseröjen madde olabileceğini
düşünemezdik.
Hastanın doktora gidip “ilaç yazmayacağım” demesini
düşünemezdik. Hâlbuki en doğal ilacı alıp evimize dönmüştük.
Bu durum bizi araştırmaya itti. Okumayı seven bireyler
olarak bu alanda yazılmış kitapların envanterini çıkardık sıraya koyduk okumaya
başladık.
İlk okumaya başladığımız Aidin Salih’in Gerçek Tıp kitabı
oldu. Sonrasında Kemal Özer’in bu alanda yazdığı birçok kitabının yanında
Mehmet Ali Bulut’un “Can boğazdan çıkar” isimli kitabını okuyarak devam ettik.
Birçok kaynaktan araştırmalar yaparken kan grubuna göre beslenme ve mizaca göre
beslenmenin hastalıkları daha hızlı ve kalıcı bir şekilde tedavi ettiğini
öğrendik.
Böylelikle İbni Sina öğretisi mizaç ilmine yöneldik.
Alanında isim yapmış birçok hocadan yüzyüze/online eğitimler aldık. Bu bize
unutulmuş kadim tedavi yöntemlerini yeniden keşfetmemize neden oldu. Böylelikle
mizaca göre beslenme, hacamat, sülük, kupa terapisi, masaj, refleksoloji, kuru
iğne, homeopati, bilinçaltı ve enerji gibi birçok tedavi yöntemlerinin uzman
isimlerinden eğitimlerimizi tamamlayarak yakın çevremizde uygulamaya başladık.
Aldığımız olumlu dönüşler doğrultusunda tüm öğrendiklerimizi harmanlayıp “tedavisi
mümkün olmayan hiçbir hastalık yaratmadım” kudsi hadisini destur edinerek daha
birçok insana faydalı olmaya niyet ettik.
Bu doğrultuda birçok sivil toplum kuruluşundan gelen
talepler doğrultusunda eğitim ve seminer vermeye başladık. Eğitimlerimizde
helal, temiz gıda ve hibrit tohumsuz üretilen organik tarıma vurgu yaptık
insanımızı yönlendirdik.
Bu yaşadıklarımız bizlere sessiz bir devrim yapmamıza sebep
oldu. Yediklerimiz ve içtiklerimizi değiştirirken mutfakta kullandığımız
materyalleri de değiştirdik. Ancak hayat yediklerimiz ve içtiklerimizden ibaret
değildi. Aynı zamanda giydiğimiz nice uygun olmayan kıyafetlerimizi de
hayatımızdan çıkardık.
Kızımızın rahatsızlığı ile başladığımız süreci doktor
tavsiyesi ile ilaç kullanmadan atlatırken ilaçları tamamen hayatımızdan
çıkardık.
Bu süreçte aldığımız en büyük karar şu oldu. Hayatımızı
yeniden kurgularken bunu evimizle sınırlı tutmadık. Yaşadığımız şehrin
kalabalığından, stresinden ve hızlı temposundan uzaklaşmak adına yaşadığımız
şehri değiştirmeye karar verdik.
İnsan fıtratına uygun olan sade bir yaşam için mizacımıza
uygun bir yer belirlerken en önemli gördüğümüz konu mahalle kültürünü
yaşayabileceğimiz arzu ettiğimiz doğal yaşamla buluşacağımız bir yer belirlemek
oldu.
Pandemi ile birlikte insanların ruh hallerinin bozulması mizaçlarının
da bozulmasına sebep oldu. Danışanlarımızın tedavisinde gülyağı, gülsuyu
önererek tedavilerine destek olduk. Mizaca göre tedavide gülün yeri oldukça
fazla olduğundan Türkiye de en çok gülün yetiştirildiği yer olan Isparta’yı
tercih etmemize sebep oldu.
Bugüne kadar kullandığımız, deneyimlediğimiz tüm ürünleri
"Elif Düz ile Tatlı Şifa" ismi altında toplamaya devam ederken doğal
mizaca uygun ürün araştırmalarımız devam edecektir.
Sebep olmak en büyük arzumuzken şifa Allah’tandır.